Kendine ait bir oda
Okuyanlar bilir Woolf, kibarca hem erkeklerine hadlerini bildirmiştir, hem de kadınlara ince ince dokuyarak ama sert, otoriter bir anne gibi sorular sorup düşünmeye itmiştir onları.
Başta kadınlar hakkında ne çok yazıldığından, bunların ne kadarının erkekler tarafından yazıldığını sorgulamıştır naif sorularla, sanki tamamen öğrenmek için, merakla sormuş bir genç kız dersiniz, hayatını, kişiliğini bilmeseniz. Sonra hiç çekinmeden, kılıcını sakınmadan anlatmıştır kadını, kadınlığı. O sırada yıllar boyunca kulağımıza küpe olması gereken bu kavramı atmıştır kucağımıza, kendine ait bir oda.
İlk okuduğumda çok üzerinde durmamış, çok yüzeysel anlamış olacağım ki, yıllardır aklıma dahi gelmemişti. Tabi ki istiyordum, yazıp, çizebileceğim, vakit geçirebileceğim bir alan. Ama bunun kısıtlanacağını, ya da olmama ihtimalini düşünmediğimden önemini kavrayamamıştım belli ki.
Dersten çıktım, 2.kat koridorunda öğrenci selinin içinden yürürken rehberlik odası gözüme çarptı ve o odanın özel olması tüm içimi kapladı, insanın kendine ait bir odası olması ne hoş diye geçirir geçirmez Woolf geldi aklıma, yıllar önce okuduğum o abartıldığını düşündüğüm kitap bir anda tokat oldu yüzüme. Kendime ait dedim, kendime ait olması o odayı özel yapar, insanlardan uzaklaşabileceğim, bir olabileceğim, zihnimi farkındalıkla dinleyebileceğim tek yer olabileceğini düşündüm. Ve bunu farketmem için kalabalıkta, yani bu odaya sahip değilken bu odayı görmem gerekmişti. Tamamen kendime ait bir evde yaşayan bir kadın olarak buna ihtiyaç duymamıştım, ve ihtiyacı olmamak onun ne kadar önemli olduğunu unutturmuştu bana. Sonra kendime ait bir odam olup olmadığını düşündüm, evet kendime ait bir evim vardı, ama içinde o evden de uzaklaşacağım, tamamen zihnime, ruhuma ayrılmış bir oda yoktu, ben Woolf'u çok yanlış anlamıştım. Yalnız olmaktan memnun olacağım, arzulayacağım alanı yaratmamıştım kendime yeterince. Aklıma düştüğüne üzerine böyle kafa yoracağımı ya da yazacağımı da düşünmemiştim, çayımı yudumlarken, tamamen sessiz ve dikkatimi dağıtmayan evimde, bir anda şuan kendime ait odayı yakaladım, hemen biraz yazayım dedim ve bunlar çıktı.
Bence asıl olay oda değildi, kadınlar da değildi, olay yalın olmanın, uzak olmanın, istediğin zaman çekilebilmenin hafifliğiydi, özgürlüğüydü, zihnini yormamasıydı.
Çok sosyal bir insan, bir eş, bir anne, bir evlat dahi olsan bazı anlarda zihnindeki o odaya çekilebilmekti olay belki de. Bunu yapabilenlerden, zihnimizdeki odanın tozlanmasına fırsat vermeyenlerden olmak dileğiyle.
Kendime ait bir oda. O da olur da oda olur mu bilmem. Bir oda yeterli o da olursa. İkimiz didinir, sürtüşür, yaşar gideriz. Çok uzun sürmese de olur; zaten odalarımızı daracık yaparız. Sebep yok.
İçime su serptin. O suyu içimden dışıma çıkarıp kafamdan aşağı döktüm. İkinci kez güçlü kendime geldim. Beni sıkı tut @yesimeren. Gitmek istemiyorum. Seni çok seviyorum çünkü.
Kendine ait odaya çekilmenin vakti gelmiş demek ki sağol dost 🙏🏻😊
Hello @yesimeren, thank you for sharing this creative work! We just stopped by to say that you've been upvoted by the @creativecrypto magazine. The Creative Crypto is all about art on the blockchain and learning from creatives like you. Looking forward to crossing paths again soon. Steem on!