Ben Bütün Şehirlerden Ayrı Yazılırım

in #tr7 years ago

skyline-buildings-new-york-skyscrapers.jpg

Şehirler yerleştirilmiş yeşilin ve mavinin yüreğine. Şehirler beton grisi, asfalt karası. Yeşil asfaltın altında kalmış, mavi betonun üstünde. Yürüyorsun, onca kalabalığın ortasında.Denizi, kokusu, kuşu, böceği. Biri çıkıyor karşına; ortama aykırı, huzursuz, aceleci... İnsanlara dikkat edince görüyorsun ki, bütün şehir o 'biri' gibi. Yürüyen merdivenleri bile koşan insanlarla dolu. Çünkü vakit yok. Çünkü eve, işe, yemeğe, uyumaya, anlamaya, anlatmaya geç kalınıyor. Bir şehir, “Hadi daha iyi şartlarda yaşayalım!” derken yavaş yavaş ölüyor. Öldürüyorlar onu. Sen öldürüyorsun. Biz öldürüyoruz.

Sahile metreler var. Yine de tuğlaların arasına sıkıştırılmış fıskiyelerin yeterince şekillendiremediği suyu keyifle seyrediyor insanlar. Su yola taşıyor, bu boşa saçılıyor. Oysa karton toplayan gencin ayakkabısı yok ayağında. Küflü ekmek bulduğuna seviniyor çöpten. Elinde beş kilo kedi maması, gencin yanından tiksinerek geçiyor canlı sever. Şehir öyle ki herkeste bir kitap. Camus, Dostoyevski, Tolstoy, Hamsun, Kafka... Herkes okuyor, herkes kültürlü. Sorsan bulutların kaç ton olduğunu söyler hepsi, hangi ayda hangi balığın tüketilmesi gerektiğini, pi sayısının ilk elli basamağını, izafiyet teorisinin mekanizmasını... Herkes bilir, herkes anlatır sana. Merhaba demeyi unutur ama çoğu, çoğu zaman.
Bir şehirle sevişirsin. Geç anlarsın bunun tek seferlik olduğunu. Dün geçer, yarın geçer, yaşın geçer... Tutunamazsın bugün'e. Aklında hep o ilk gece.

Gökyüzünde ararsın merhameti, sadakati, yaşamı, hatta ölümü. Bulamazsın. Sonra pes edersin. Yetmez isyan edersin. Yine yetmez sökersin o geceyi günlüğünden. Dersin ki: “Ben, bütün şehirlerden ayrı yazılırım.”