Baba yadigarı
Konyanın ismil kasabasında bir depoda çekmiştim bu forografı.. depoyu tutma amacımız bildiginiz üzere babamın mesleginden dolayı yaptıgı iş için fazla arı kovanlarını ve petekleri istiflemek.
Depo dediysek çamurdan yapılma altı toprak bi oda:). Neyse bisiklete gelicem. Jant ve tekerlekleri dışında cok eskiymiş. Deponun sahibi dedenin babasınınmış. Bi kaç anısını anlattı epey ilgimizi çekti. O zamanlar çok yoktu bisiklet bu kadar yagın degildi dedi anlatırken babasından gurur duydugu her halinden belliydi.
Sonra bende kendi babamı düşündüm ve de annemi. Elbette her çocugun sevdigi kadar ailesini seven biriyim ama asla bu dede kadar olamam sanırım. Yani şimdi onun bir eşyasını saklamak beni ne kadar mutlu eder tartışılır. 3 yıldır yanlız yaşıyorum. Ailemi bayramdan bayrama görüyorum ama bu bile bana yetiyor. Özlem konusunda neden diger kız çocukları gibi degilim bilmiyorum. Belki de bu konuda fazla samimiyim. Ayy annecigim babacıgım diyen samimiyetsiz aile düşkünü tiplerden olamadım. Bu beni kötü bir evlat yapıyorsa kötüyüm ben yapıcak birşey yok.
Eski erkek arkadaşımın nerdeyse iki güne bir annesine gidip zaman gecirirken benim çok alakadar olmadıgımı sürekli dile getirip hiç mi anneni babanı özlemiyosun bu kadar mı nefret ediyorsun onlardan demesi beni hep çıldırtırdı. Zaten özlememe gerek kalmazdı ki her aksam arar annem kesintisiz. Yani çok sık mersine gitmemem onlardan nefret ettigim anlamına mı geliyor. Uzaktan seviyorum işte yetmez mi?
15 gündür şu an anne baba ve kardeşimle konya karapınarda kamp hayatı yaşıyoruz. Ve şimdiden evimi özledim. Hani şu insanların evlenip ayrılsalar bile ayrı ev tutup olmuyo ya aileyle bi süreden sonra deme tripleri varya; gerçekten haklılar. Her ne kadar tabi ki onlar gibi evlenmemiş olsam da özgürlüğe alıstıktan sonra annemin ev kuraları beni gerçekten kasıyor.
Ha şunu söylicem bu postu okuyup da bu kız gerçekten hayırsız diyorsanız bi düşünün derim. Konya sıcagının altında hiç bir çıkarım olmadan antalyayı bırakıp bir aylıgına ailesine yardım etmeye çalısan günde onlarca arı tarafından sokulup banyosunu bile kıç kadar çadırın içinde yapmaya çalısan biri olarak aileme deger veriyorum sanırım..
Neden bu kadar dolduysam bunu da bilmiyorum..
Tek bildigim herşeye ragmen yanlız ölmek istedigim. Yanımda köpegim olsun yeter..
Son olarak dedeye söylemek istediklerim var. Tamam dedecim babanı seviyosun gurur duyuyorsun ama onların yasadıgı gibi yaşamak zorunda degilsiniz artık. 3 gelini ve eşini aynı evin içinde yaşamaya zorlama. Yazık günah. Öpüyorum seni de.. (o yaşında bana hanım bacım demesinden de hoşlanmadım)..
Hee uyuzum ben gıcıgım napim..
Söylediklerin bence gayet normal, yani gıcıklık değil bu :)
Her insan farklıdır, ki zaten 20 küsür yaşları geçtikten sonra aile kavramı başka bir hal alıyor. Aslında bu konuda çok fazla şey yazılabilir ama kendimden kısa bir özet verebilirim.
Ailem ile hayata bakışım ve kendimi geliştirmeye çalıştığım yön konusunda fark o kadar çok açıldı ki, artık onlarla dialog kurarken zorlanıyorum. Buna rağmen 1 ayı geçirmeden kendilerini aramaya veya mümkünse gidip görmeye çalışıyorum :)
Yani bence düşündüklerin normal. Yaşadığın günler de geçecektir. Biraz sabıra ihtiyacın var sadece
İyi günler diliyorum :)
Aynen öyle. Sende benim gibi hissediyormussun demekki. İletişim konusunda bizde çok fikşr ayrılıkları yaşıyoruz. Sadece susuyorum ben bi cümlem ya da önerim begenilmediginde keşke söylemeseydim bi sonra ki kez çenemi tutucam diyorum 😅