Fotoğraf Üzerine #3 - [Ağaç]
Yığılı betonların arasında saklanmış gibi duran, yeşilin her tonunu içinde barındıran, şehrin akciğerleri, kimi zaman çocuklar için eğlence alanı, kimi zaman yürüyüş parkuru, kimi zaman oturup dinlenilecek banklar ve kimi zaman da çay içilecek kamelayalardır parklar. Yaşadığım yerde on katlı binaların arasında belirir bu şirin yerler. İç Anadolu'nun bozkır bitki örtüsünde pek görebildiğimiz şeylerden değildir aslında ancak bulunduğum semtte belediye bolca park yapıyor. Buradaki amacın ne olduğunu bilemeyiz, siyasilerin kafası her zaman bizden farklı çalışır ancak hoşuma giden bir uygulama. Parkların yanından geçerken her zaman ağaçların önemi gelir aklıma. Bir ağaç nasıl yetişir, neler yapar, onlar için neler yapmalıyız? Bu soruları bir bir cevaplamaya çalışırım kendimce.
Ağaçların etrafı yemyeşil, biçildiği zaman kendine has bir koku yayan, insanın çıplak ayakla yürüken huzur bulduğu, çocukların sırtında top koşturduğu bu güzel çimlerle kaplıdır. Karaçamın o iğne yaprakları be koyu yeşil tonu, dut agacının geniş yaprakları ve bazen beyaz bazen böğütleni andıran meyvesi, çimlerin yer yer güneşin etkisiyle sararmaya yaklaşan yerleri ayrı ayrı yeşilin tonlarını yansıtır. Özellikle dut gibi geniş yapraklı olan ağaçlar şehrin havasının temizlenesinde önemli rol oynar. Hepimizin bildiği güneş, su ve karbondioksidin bitki yapraklarında bulunan klorofil aracılığıyla fotosentez yaparak oksijen ve glikoza dönüştüğü döngü geniş yapraklı bitkilerde daha fazla olmaktadır. Bu harika varlıklar gerçekten bir oksijen bahçesi gibi çalışmakta ve bulunuduğu ortamın oksijen oranını artırıp karbondioksit oranını düşürerek yaşama katkı sağlamaktadır. Aynı şekilde bu işlem kendisi için besin kaynağı da üretmesine vesile olmaktadır. Doğanın bu dengesini görüp hayran kalmamak elde değil. Ancak yeryüzündeki yeşil alanların azalaması ise doğadaki karbondioksit oranının artmasına ve küresel ısınmaya sebep olmaktadır.
Ağaç dikmek herbirimizin dilinden yıllardır düşmeyen bir şarkı olmakla birlikte bir çoğumuz bu konuda pasif davranıyoruz. Ağaçların önemini her seferinde vurgularken bu konuda bu denli duyarsız olmamız insanoğlunun ayıbıdır. Dünya üzerinde yaklaşık olarak sekiz milyar insan yaşamakta. Bu insanların her birisi bir ağaç dikip onun yetişmesi için çaba harcasa sanırım şu anda karşısında ne yapacağımızı şaşırdığımız küresel ısınma olayına güzel bir engel teşkil etmiş oluruz. Tabii ki küresel ısınmayı etkileyen bir çok faktör var ancak burada ağaç ve yeşil sayısındaki azalmanın önemini küçümsememeliyiz. Bununla beraber yeşile katkı sağlamak sadece ağaç dikmekle olmuyor. Ağaç dikmenin yanısıra ağaçların yok edilmesine de engel olmak boynumuzun borcudur diye düşünüyorum. Çok farklı emellerle kesilen ağaçların dolaylı olarak bizlere vermiş olduğu zaraları idrak edebilsek bir insanın ölümüne sebebiyet verildiğinde ortaya koyduğumuz tepkiyi ir ağaç kesildiğinde de gösterebiliriz. Gerçi ülkemizde insan ömrü çok ucuz olduğu için gösterilen tepkinin ne oranda olduğu tartışılır ama neyse...
Ağaçların yetişme süreci de bir insan gibi evre evre be kendine hayran bırakıcıdır. Sadece ufacık bir tohumdan çıkan ve metrelere ulaşan bir ağacın hikayesi çok hoştur hele de bu hikayeye tanıklık ediyorsak bu da ayrı bir sevinç kaynağıdır. Toprağa hasret olan bir tohum toprağa kavuştuğunda sevigiye hasret duyan bir sevdalı gibi suya ihtiyaç duyar. Sevgilinin sevgisiyle beslenen tohum, toprakta bulunan nemi soğurarak şişmeye başlar. Bir süre sonra tohum ilişkide bir evre atlamak ister ve kendi kabını yararak torapğa doğru uzanır. Artık aradaki engeller yıkılmış ve kavuşma tam anlamıyla gerçekleşmiştir. Bundan sonraki süreç ise ilişkinin güçlenmesi evresidir. Bulunduğu yere kök salmaya başlayan tohum yıllardır sevgiliye hasret kalmış bir sevdalı gibi sımsıkı sarar toprağı. Bu satrılmayla birlikte ilişki de güçlenir ve ilişkiden beslenen taraflar büyümeye başlar. Bir ucundan kök olarak torağa sarılan tohum bir ucundan da büyümek, koca bir ağaç olmak için toprağı yarmay başlar. Filizlenerek güneşe ulaşma sevdasıyla çıkar yeryüzüne. Topraktan aldığı su ve minerallerle gelişen filiz, yavaş yavaş ağacın gövdesini ve yapraklarını oluşturmaya başlar. Ağaçların cinsine göre değişkenlik gösteren bu süreç aylar ve yıllar sürer. Her ağacın kendine has tavrıyla da doğaya ve insanlığa katkısı olur. Oksijen üretir ve doayı temizler, meyve verir insanlığa nimet olur ve gölgesinde insan huzur bulur. Herşey kendisine hizmet etmek için yaratılmış zihniyetinin dışına çıkmalı ve bizlere bu güzellikleri sunan doğaya sahip çıkmayı başarmalıyız. Dünyaya bıraktığımız eserler arasında ağaçlara da yer vermeliyiz. Unutmayalım ki daha görmeden sevdiğimiz çocukarımıza, torunlarımıza ve gelecek nesillerimize bırakabileceğimiz en güzel miras bir bina yerine bir ağaç olacaktır. Çünkü insaoğlu binalar olmadan önce de vardı ancak bilmeliyiz ki ağaçlar olmadan var olamayacaktır. Sevgi ve saygılarımla...
Posted from my blog with SteemPress : http://www.househusband.tk/2018/07/fotograf-uzerine-3-agac
Nature is more than I enjoy. In particular, this brick wood captured from a busy mechanical life of a fictitious camera might have taken us some time to nature.
Your post was very good. In your post, every word has been beautifully written. All in all I would say a great post.
hey please follow me back and upvote
Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by househusband [Turkish] from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, theprophet0, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.
If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.